Eller, yaşam tarzının ve alışkanlıkların aynası gibidir, en zorlu koşullara maruz kalır ve geçmişin izlerini taşır.
Eller de en az yüz kadar göz önünde olmasına karşın, yüz için gösterilen özen eller için gösterilmez. Oysa ki, yüz için ne yapılırsa yapılsın, yüz ne denli genç gösterirse göstersin, eller gerçekleri, yaşı gözler önüne serer.
Genç yaşlarda iken ellerde; yumuşak bir deri yapısı, cilt altı dokusunda yeterli dolgunluk, eklemlerde ve kıvrım çizgilerinin dışında kırışıklık olmaması, deri yüzeyinde ayırt edilebilen fakat renk farklılığı göstermeyen damarlar, ancak parmaklar ileri uzatıldığında belirginleşen tendonlar, kemikli görünümü engelleyen deri ve doku dolgunluğu önemli özelliklerdir.
Yaşlandıkça ellerimizde birtakım değişiklikler ortaya çıkar. Bazılarımız bu değişiklikleri önemser, kendilerince önlem alır; bazılarımız ise hiç rahatsız olmadan, önemsemeden yaşamlarına devam ederler.
Sürekli çevresel faktörlere (güneş ışınları, kimyasallar vb.) maruz kalmak ve sigara alışkanlığı yaşlanma sürecini hızlandırır. Kemik, cilt altı dokusu ve deriyi içine alan üç boyutlu bir yaşlanma süreci söz konusudur. Cilt altı dokusu atrofiye uğrar, deri incelir, kırışıklıklar ve esneklik kaybı ortaya çıkar, kıvrımlı ve renkli bir görünüm oluşur. Lekeler ve pigment (renk) düzensizlikleri ortaya çıkar. Tendonlar dinlenme durumundayken bile belirgindir. Romatizmal nodüller nedeniyle eklemler daha belirgin hale gelir ve “kemikli el görünümü” ortaya çıkar.
El Rejuvenasyonunda (Yeniden Gençleştirme) amaç;
1. Cilt Rejuvenasyonu
2. Volüm Rejuvenasyonu’dur.
Cilt rejuvenasyonu için yapılan tedaviler farklı amaçlar taşıyabilir.
Lekeler için Kriyoterapi, Q-Switched Lazerler (KTP, Nd:YAG, Alexandrite), Pulsed Dye Lazer tedavileri uygulanabilir.
Cilt kalitesini artırmak, rejuvenasyonu sağlamak ve lekeleri tedavi etmek için Kimyasal Peeling, Limelight (IPL), Fraksiyonel Ablatif (Co2, Er:YAG) ve Nonablatif Lazer, Mekanik Mikro-İğneleme tedavisi, Mikrodermabrazyon, Scarlet (Fraksiyonel İğneli Radyofrekans), Omnilux gibi uygulamalar anlamlıdır.
Elastikiyet ve nem kaybı için Biyorevitalizasyon (Mezoterapi, Yüzeysel Hyalüronik Asit Enjeksiyonu) tedavileri, Topikal Bakım uygulamaları yapılabilir.
Gerek cilt rejuvenasyonunda (yenileme) gerekse volüm rejuvenasyonunda “hyalüronik asit” kullanılır.
Hyalüronik asit insan vücudunda en çok deride, daha az miktarda kas, göz ve eklemlerde bulunur. Cildin gerginliği, eklemlerin hareketliliği, dokuların nemli ve canlı kalmasında çok önemlidir. Ayrıca, cilde mekanik destek verir. Deride doğal olarak bulunan hyalüronik asit miktarı yaşla birlikte azalır, sonuçta deri önemli bir desteğini kaybeder ve cilt yaşlanması ortaya çıkar. Enjeksiyon yoluyla dışarıdan cilde uygulanması ve takviye sağlanması halinde, cilt daha gergin, parlak ve kırışıksız görünür.
Yüzeysel Hyalüronik Asit Enjeksiyonu’nda derinin orta bölümüne, 2-4 hafta aralıklarla, toplam 3-4 seans olacak şekilde ve uygun nitelikte (çapraz bağ durumu molekül büyüklüğü ve molekül ağırlığı göz önünde bulundurularak) hyalüronik asit enjekte edilir. Yılda 1 veya 2 kür halinde uygulama yapılarak cilt kalitesi artırılır.
Volüm Rejuvenasyonu için de bazı kriterler söz konusudur. Cilt altı yağ dokusu azalmış, ven ve tendonları belirginleşmiş, elleri yaşlı görünüm almış kişiler volüm rejuvenasyonu için uygun bireylerdir. Genellikle 40’lı ve 50’li yaşlarda ihtiyaç duyulmaya başlanır.
Volum rejuvenasyonunda en sık kullanılan materyal hyalüronik asittir. Cilt altı dokunun desteklenmesi ve artırılmasıyla yaşlılık belirtilerinin bir kısmı giderilebilir, kırışıklıklar düzeltilebilir. Damar ve tendonların belirginliği hafifletilerek cilt bütünlüğü ve görünümü daha iyi hale getirilir.
Volüm rejuvenasyonu (el dolgusu) sonrasında, hassasiyet, ödem, ekimoz (morluk) gibi geçici olumsuzluklar söz konusu olabilir; ancak kişi günlük yaşamına rahatlıkla devam edebilir.